Yurt dışı gezi rehberi

2025 Amsterdam Gezi Rehberi – İpuçları

Herkese selam olsun! Uzun bir aradan sonra, yeniden seyahat yazılarımla karşınızdayım. Bu defa dönüşüm, “2025 Amsterdam Gezi Rehberi” ile! Yazmaya ilk başladığım günkü kadar heyecanlıyım. Hazırsan birlikte tekrar yollara düşmeye, keşfetmeye ve bol bol gezmeye başlıyoruz!

Eğer 2025’te Amsterdam’a bir seyahat planlıyorsan, tam olarak doğru yerdesin. Bu kapsamlı rehberde; ulaşım ipuçlarından konaklama önerilerine, gizli kalmış mahallelerden en popüler turistik rotalara kadar ihtiyacın olan her şeyi bulacaksın.

İster ilk kez gidiyor ol, ister daha önce görmüş ol, bu yazı sana hem şehrin klasik duraklarını hem de yerel yaşamın dokusunu taşıyan özel köşeleri gösterecek. Böylece Amsterdam’da zamanını en verimli şekilde geçirebilecek, kendi ritmine uygun bir gezi planı oluşturabileceksin.

Amsterdam’ın altını üstüne birlikte getireceğiz! Üstelik, yazının sonunda gezi planını oluşturmak için saatlerce araştırma yapmana da gerek kalmayacak. Burada paylaştığım her şey bizzat kendi deneyimim.

O zaman, başlayalım! 🌍✈️

Amsterdam Gezi Rehberi

Genel Bilgiler;

Amsterdam Nerede? Hangi Ülke Sınırları İçerisinde?
Amsterdam, Batı Avrupa’da yer alan Hollanda’nın başkenti ve en çok turist çeken şehridir. Hollanda, Kuzey Denizi kıyısında konumlanmış bir ülkedir. Yel değirmenleri, bisikletleri, laleleri ve dünyaca ünlü peynirleriyle tanınır. Özellikle peynirleri ef-sa-ne!

Amsterdam’a Nasıl Ulaşım Sağlarım?

İstanbul’dan Amsterdam’a direkt uçuşlarla sadece 3 saat 25 dakikada kolayca ulaşabilirsiniz. Ayrıca, kampanyaları takip ederek uygun fiyatlarla gidiş-dönüş biletleri bulmak mümkündür. Özellikle kış aylarında seyahat etmeyi planlıyorsanız, 4 bin TL gibi uygun fiyatlarla rahatça uçuş bulabilirsiniz.

İstanbul’dan kalkan tüm uçuşlar, Schiphol Havalimanı‘na (AMS) iniş yapmaktadır. Schiphol Havalimanı, Amsterdam şehir merkezine sadece 17 km uzaklıkta bulunuyor. Ayrıca, burası sadece Amsterdam’ın değil, Hollanda’nın da en büyük ve en yoğun havalimanıdır.

Amsterdam Havalimanı’ndan Amsterdam Şehir Merkezine Nasıl Ulaşım Sağlarım?

Amsterdam Schiphol Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşım oldukça kolay ve hızlıdır. En pratik seçenek, havalimanının içindeki tren istasyonundan kalkan NS trenleriyle Amsterdam Centraal İstasyonu’na gitmektir. Bu yolculuk yalnızca 15-20 dakika sürer ve tren seferleri genellikle 5-10 dakikada bir yapılır.

Alternatif olarak, havalimanı çıkışındaki otobüs duraklarından 397 numaralı otobüse binerek Museumplein veya Leidseplein gibi merkezi bölgelere ulaşabilirsiniz.

Diğer seçemekler ise;

  • Taksi veya Uber: Yaklaşık 30–40 dakika sürer ve fiyatlar ortalama 40–60 Euro arasında değişir. Biz genellikle çok mecbur kalmadıkça gezilerimizde taksi kullanmamaya çalışıyoruz. Hem toplu taşımayı keşfetmek daha keyifli oluyor hem de burada arttıracağımız para ile gezimiz boyunca bir çok farklı şey deneyimleyebiliyoruz.
  • Araç kiralama: Havalimanında birçok uluslararası ve yerel araç kiralama firması bulunur. Ama Amsterdam merkez için araç kiralamayı tavsiye etmem. Hem otopark sorunu büyük hem de zaten her yeri yürüyerek gezebiliyorsunuz.

Bisiklet severler için: Şehir merkezine kadar uzanan bisiklet yolları bile mevcut! Ama bisiklet sürerken aman dikkat. Bizim bildiğimiz gibi değil buralar. ⁠Gülümsüyor

Amsterdam Schiphol Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşım oldukça kolay ve çeşitlidir. Bu sayede, ihtiyacınıza ve bütçenize uygun en iyi seçeneği kolayca bulabilirsiniz. En uygun seçenek, tabii ki en yavaş olan otobüs. Taksi ve Uber gibi araçlar da genellikle en pahalı seçeneklerdir. Bu yüzden biz de çoğunlukla tren tercih ediyoruz. Tren garı, şehrin tam merkezine oldukça yakın, bu da her yere rahatça ulaşmanıza olanak sağlıyor.

Tren ile şehir merkezine ulaşım için, yoğun olmayan saatlerde (off-peak saatler) bilet alırsanız sadece 3.12 EUR ödemeniz yeterli olur. Ancak, iş günlerinde yoğun saatlerde (peak saatler) seyahat etmek isterseniz, bilet fiyatı 5.20 EUR’ya kadar çıkabilir, aman dikkat!

Off-peak (yoğun olmayan saatler) bilet fiyatları için ideal saat dilimi:

  • Pazartesi – Cuma arası 9:00 – 16:00 ve 18:30 – 06:30

  • Hafta sonları da off-peak saatler olarak kabul edilir, bu nedenle biletinizi daha uygun fiyata alabilirsiniz.

Tren biletlerini ve saatlerini incelemek için buraya tıklayın.

Amsterdam’a En İyi Ne Zaman Gidilir?

Amsterdam’ı ziyaret etmek için en ideal dönem, Nisan ile Eylül ayları arasıdır. Bu dönemde hava genellikle ılımandır ve şehir özellikle lale mevsiminde rengarenk çiçeklerle süslenir. Ayrıca, açık hava etkinlikleri de artar. Nisan, meşhur lale tarlalarını görmek ve Kral Günü (King’s Day) gibi büyük festivallere katılmak için mükemmel bir zamandır.

Yaz aylarında (Haziran–Ağustos), günler uzun olur ve şehir oldukça canlıdır. Ancak, bu dönemde turist yoğunluğu en fazla olduğu için, kalabalıklar ile başa çıkmak isteyenler için önerilmez. Uzun kuyruklarda beklemek zaman alabilir ve sıkıcı olabilir. Ayrıca, otel fiyatları da bu dönemde doğal olarak artar.

Eğer daha ekonomik bir seyahat planlıyorsanız, kış ayları (Kasım–Şubat) ideal bir seçenek olabilir. Biz Şubat ayında Amsterdam’a gittik ve hava 15 dereceydi, adeta baharı yaşadık! Böylece daha ekonomik bir gezi deneyimi elde ettik.

Ayrıca bence Avrupa için doğru mevsim diye bir şey de yok. Bu benim fikrim tabiki ama artık her mevsim her yere gidilir, gezilir oldu. Yeter ki içinizde o merak, bedeninizde o enerji olsun. Gülümsüyor

Şimdi gelelim asıl meseleye… Yani, Amsterdam gezimize dair ipuçlarına! 😄

Amsterdam’da Konaklama Seçenekleri

Amsterdam’da konaklama, genellikle seyahat bütçesinin en büyük kısmını oluşturuyor. Bunun nedeni, Amsterdam’ın Avrupa’nın pahalı şehirlerinden biri olmasıdır. Bu nedenle, verdiğiniz paranın karşılığını almak bazen zor olabilir.

Konaklama tercihinizi yaparken kendinize şu soruyu sormayı unutmayın: “Benim önceliğim ne?” Çünkü herkesin seyahat öncelikleri farklıdır. Örneğin, bazı kişiler için konfor önemliyken, bazıları şehir merkezine yakın olmayı tercih eder. Diğerleri ise sadece güvenli bir yatak arayabilir.

Benim için ise öncelikler seyahatin türüne ve şehre göre değişir. Amsterdam’da ise önceliğim şehir merkezine yakın ve konforlu olmak oldu. Bir önceki seyahatimde Rotterdam’da ayağımı burktum ve kolayca otele dönebilmek benim için oldukça önemliydi.

Bu yüzden, Amsterdam’da 3 gün boyunca Hotel Die Port Van Cleve’de konakladık. Bu otel, Amsterdam’daki en memnun kaldığım konaklama deneyimlerinden biriydi. Hem konumu hem de personelin ilgisi sayesinde harika bir deneyim sundu. Ayrıca, tarihi bir binada konaklamak, yaşanmışlıkların izlerini hissetmek gerçekten özel bir deneyimdi.

Hotel Die Port Van Cleve
Hotel Die Port Van Cleve

1960 yılında otel olarak hizmete başlamış ancak Die Port Van Cleve aslında 1870 yılına kadar dayanan bir geçmişe sahip. Bir düşünsenize, burada kimler kalmış, kimler koridorlarından geçmiş. Böyle tarihi geçmişi olan, anılar barındıran ve yaşayan mekanlara bayılıyorum. Hani duvarların bir dili olsa da konuşsa diyeceğimiz türden.

Dam Meydanı‘na sadece 2 dakikalık yürüme mesafesinde olduğu için konum açısından oldukça merkezi. Bizim konaklamamıza kahvaltı ve hoşgeldin içeçeği (alkollü ya da alkolsüz) dahil olarak gecelik 155 EUR ödedik (155. yıllarına özel bir fiyattı). Fiyat o konumda, o konforda bir otel için oldukça iyiydi. Eğer giderseniz benden de selam söyleyin. Gülümsüyor Bir sonraki Amsterdam seyahatimizde yeniden burada kalacağımıza eminim.

Ancak, eğer otelde çok zaman geçirmiyorsanız ve sadece gece için yatacak bir yer arıyorsanız, şehrin merkezinden biraz daha uzak bölgelerdeki hostel seçeneklerine veya daha ekonomik konaklama alanlarına yönelebilirsiniz. Bu, bütçenizi daha verimli kullanmanıza yardımcı olabilir.

Amsterdam Sokakları

Amsterdam’da Gezilecek, Görülecek Yerler

Amsterdam, büyüleyici kanalları, tarihi dokusu, kültürel zenginlikleri, festivalleri ve gece hayatıyla keşfetmesi oldukça keyifli bir şehirdir. Şehir küçük gibi görünse de, gezilecek yerler açısından son derece zengindir. Bu nedenle, Amsterdam’a yapacağınız ziyaretten tam anlamıyla faydalanabilmek için mutlaka görmeniz gereken bazı yerler bulunmaktadır. İşte Amsterdam’da gezilecek en önemli yerler Kesinbiryerlerde gözünden:

1. Dam Meydanı:

Dam Meydanı, Amsterdam’ın kalbi olarak kabul edilen ve oldukça ünlü bir meydandır. Gezinizin başlangıcı için burayı kesinlikle tavsiye ederim çünkü her şey adeta bu meydanın etrafında dönüyor gibi hissediyorsunuz. Bizim otelimize yürüyerek sadece 2 dakika olduğu için bizim ilk durağımız burası oldu.

Meydanın çevresi, sizi büyüleyici kanallar, tramvaylar ve bisiklet dolu caddelerle karşılıyor. Amsterdam’a adım attığınızda, bu canlı atmosferin hemen sizi saracağına eminim.

Kraliyet Sarayı, Nieuwe Kerk ve Madame Tussauds gibi önemli mekanlar da bu meydanda yer alıyor. Biz Madame Tussauds’u ziyaret etmedik; çünkü vaktimizi daha çok sokaklarda kaybolarak geçirmeyi tercih ettik. Ancak, ziyaret etmek isterseniz, biletleri buradan alabilirsiniz.

Nieuwe Kerk, Dam Meydanı’nda yer alan ve oldukça ünlü bir kilisedir. Maalesef biz içerisini gezemedik çünkü tadilat yapılıyordu, ancak dışarıdan bolca fotoğraf çektik. Bu kilise genellikle ibadet için kullanılsa da, zaman zaman sergiler ve galeriler gibi kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapıyormuş. Ayrıca, Hollanda Krallığı’nın taç giyme törenleri gibi önemli etkinlikler de burada düzenleniyor.

İsmi “Yeni Kilise” anlamına gelse de, aslında 15. yüzyılda, yani 1400’lü yıllarda inşa edilmiş gerçekten ihtişamlı bir yapı. Dam Meydanı’na adım attığınız anda, bu muazzam yapının dikkat çekici silueti hemen gözünüze çarpacaktır.

Kraliyet Sarayı başlangıçta bir belediye binası olarak inşa edilmiştir. Ancak zamanla Hollanda Kraliyet Ailesi’nin resmi sarayı haline gelmiş. Bugün, Kral Willem-Alexander ve ailesi burada yaşamasa da, resmi devlet törenleri, uluslararası ziyaretler ve kraliyet davetleri bu görkemli sarayda düzenlenmektedir.

Saray, halkın ziyaretine açık, rehberli turlar eşliğinde iç mekanlarını keşfetmek mümkün. Eğer Amsterdam gezinizde kraliyet tarihine ilgi duyuyorsanız, burayı mutlaka görmenizi öneririm. Bilet için buraya tıklayın.

2. Amsterdam Central Station:

Amsterdam Central Station, şehrin ana tren garıdır ve Amsterdam’daki ulaşımın kalbinde yer alır. 1889 yılında inşa edilen bu etkileyici bina, hem mimarisiyle hem de işlevselliğiyle şehrin önemli simgelerinden birisidir. Bu ikonik yapı, hem yerel halkın hem de turistlerin günlük yaşamının önemli bir parçasıdır.

Eğer Schiphol Havalimanı’ndan trenle şehir merkezine geliyorsanız, doğrudan Amsterdam Central Station’a ulaşabilirsiniz. Bu gar, şehre ilk adımınızı attığınız yer olacaktır. Hemen önünde bir fotoğraf çekebilir ve şehre adım attığınızı simgeleyen bu anı ölümsüzleştirebilirsiniz. Ayrıca gezilecek yerler listenizden bir yere de hemen tik atmış olursunuz. Gülümsüyor

3. Van Gogh Müzesi:

Van Gogh Müzesi, Amsterdam’da gezilecek en ünlü yerlerden biridir ve muhtemelen daha önce adını duymuşsunuzdur. Eğer bu müzeyi ziyaret etmeyi planlıyorsanız, biletinizi önceden almayı unutmamalısınız çünkü biletler hızlı tükeniyor ve gitmek istediğiniz tarihlerde bilet bulmak oldukça zor olabiliyor.

Van Gogh Müzesi, dünyaca ünlü ressam Vincent van Gogh’un hayatına ve eserlerine adanmış bir müzedir aslında. 1973 yılında açılan bu müze, sanatçının en geniş eser koleksiyonuna sahip olan tek yer olarak öne çıkıyor. Burada, Van Gogh’un en değerli tablolarını ve çizimlerini görebilirsiniz. Eğer sanatla ilgileniyorsanız, bu müze kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir nokta.

İpucu – 1; Sergi alanlarında fotoğraf çekimi genellikle yasak, ancak girişte harika bir Van Gogh duvarı var! Burada fotoğraf çekebilirsiniz hatıra olması adına.

İpucu – 2; Kalabalıktan kaçmak için sabah erken saatlerde gitmek en iyisidir! Ayrıca biletlerinizi önceden almayı da unutmayın. Bilet için Van Gogh Muzesi icin tık tık.

4. Rijksmuseum:

Amsterdam’da sanatla ilgilenenler için mutlaka görülmesi gereken bir yer daha var: Rijksmuseum. Buradaki eserler oldukça ünlü, ancak ismini telaffuz etmek biraz zor olabilir Gülümsüyor İçeride Rembrandt, Vermeer gibi ünlü sanatçıların eserlerini görebilirsiniz. Eğer sanat sever biriyseniz, bu müze kesinlikle ziyaret etmeye değer.

Biz gezi planımıza maalesef dahil edemedik, bir sonraki sefere diyerek geçtik. Sanırım biz daha çok sokak sever gezginlerdeniz Gülümsüyor Genellikle sokaklarda gezmeyi, lokal pub ve kafelerde vakit geçirmeyi daha çok seviyoruz. Neyse, belki başka bir zamana…

5. Anne Frank Evi:

Ben buraya 10 sene önce geldiğimde gitmistim; o nedenle bu sefer yine gitmedigimiz yerlerden birisi oldu. Biz bu Amsterdam gezimizde dürüst olmak gerekirse müzeleri gezmedik ve sadece güzel havanın ve şehrin, sokakların tadını çıkardık.

10 sene önce gittiğim dönemlerde; Anne Frank hayatı ile ilgili okuduğum bir kitaptan çok etkilenmiş ve mutlaka ziyaret etmeliyim demiştim. Büyük bir hevesle gittiğim müze açıkcası beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Aslında burası bir müze değil, bir ev. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerden kaçan Yahudi bir aile bu küçücük eve sığınıyorlar yıllarca. Anne Frank da evin küçük kızı ve tuttuğu günlüğü ile o döneme ve yaşanan acılara şahitlik ediyor. İşte ben o günlüğü okuyarak gitmistim. Tavsiye ederim, mutlaka okumalısınız.

Ama müze hayal kırıklığı olmuştu. Çünkü beklentim o günleri yansıtan şekilde odaların canlandırılmasıydı sanırım. Bilgilendirmeleri de cok zayıf bulmuştum. Belki de ben kitabı okuyarak gittiğim için bekentim çok fazlaydı, bilemiyorum. Ama Amsterdam gezisinde mutlaka yapılması gerekenler listesinde var burası da.

6. Kanal Turu:

Amsterdam’da yapabileceğiniz en keyifli aktivitelerden biri de kanal turu. Biz, Anne Frank Evi önünden kalkan Flagship Tur‘a katıldık ve gerçekten harika bir deneyim yaşadık. Bu turu kesinlikle tavsiye ediyorum, çünkü adeta özel bir tur gibi.

Tur sırasında, alkollü ve alkolsüz sınırsız içecek servisi vardı ve çalışanlar o kadar tatlıydı ki. Hem kaptan hem de bize rehberlik eden hanımefendi turun mükemmel geçmesini sağladılar. Bir saat boyunca şarap eşliğinde Amsterdam’ın meşhur kanallarında keyifli bir yolculuğa çıktık.

Çok fazla şeyi övemem genelde ama bu kanal turu kesinlikle hakkını verdi. Biz biletlerimizi Get Your Guide üzerinden aldık, ancak kendi sitelerinden de bilet alabilirsiniz.

Tabii ki, daha ucuz seçenekler de var, ancak ben bunları pek deneyimlemediğim için öneremeyeceğim.

7. Red Light Street:

Amsterdam’da gezilecek yerlerden biri de şüphesiz Red Light Street’tir. Bu bölge, şehrin en ünlü ve ilginç yerlerinden birisi, sabah ve akşam saatlerinde tamamen farklı bir atmosfere bürünüyor. Zaten birçok kişi duymuş ve görmüştür, burası Amsterdam’ın simgelerinden biridir. Biz her akşam mutlaka bu sokaktan geçtik.

Sabahları oldukça sakin ve masum olan bu sokak, akşam saatlerinde bambaşka bir dünyaya dönüşüyor. Gündüzleri insanların kahvesini içip dinlendiği bu sokak, akşam olunca gece hayatının kalbinin attığı bir yer haline geliyor.

Özellikle erotik şovlar ve diğer gece etkinliklerinin önünde uzun kuyruklar oluşuyor. İnsanlar, içeri girebilmek için saatlerce sırada bekliyor. İlginç olan ise, bu etkinliklere katılmak isteyenlerin sadece erkekler değil, kadınlar da olması. Sırada bekleyen kadın sayısının erkeklerden daha fazla olduğunu görmek gerçekten şaşırtıcı.

Uzun lafın kısası, Amsterdam’da gece hayatının farklı bir yüzünü görmek istiyorsanız, Red Light Street’i mutlaka ziyaret etmelisiniz.

8. Amsterdam Sokakları:

Amsterdam’da en sevdiğim şey kesinlikle sokaklarında kaybolmak! Bence bu, tüm müzelerden ve etkinliklerden çok daha eğlenceli bir deneyim sunuyor. O yüzden bol bol yürüyün, ara sokaklara dalın, lokal kafelerde oturun ve kanalların tadını çıkararak fotoğraflar çekin. Aslında bizim Amsterdam gezimizin özeti tam olarak buydu.

İpucu – 3: En fotojenik kareleri yakalamak istiyorsanız, mutlaka Jordaan bölgesine uğrayın. Bu bölge, klasik Amsterdam mimarisiyle çevrili dar sokakları ve kanal manzaralarıyla adeta bir fotoğraf cenneti. Sokak sokak gezin, köşe başlarında durun ve bol bol fotoğraf çekin — Instagram için harika bir içerik olur!

9. Çiçek Pazarı (Bloemenmarkt):

Burası da oldukça meşhur; ancak ben açıkçası biraz abartıldığını düşünüyorum. Gitmeden önce, her tarafı lalelerle dolu bir çiçek pazarı hayal etmiştim. Ne yazık ki, yalnızca tohum satan bir pazarla karşılaştım. Elbette, bu durum lale zamanının henüz gelmemiş olmasından kaynaklanıyor olabilir. Genellikle lale mevsimi Nisan-Mayıs dönemine denk geliyor. Dolayısıyla, eğer seyahatiniz bu aylara denk gelirse, bu çiçek pazarı çok daha keyifli bir deneyim sunabilir.

10. Begijnhof:

Amsterdam’ın kalbinde, gürültülü sokaklardan sadece birkaç adım ötede saklı bir huzur köşesi: Begijnhof. Kökleri 14. yüzyıla uzanan tarihi bir avlu burası aslında. Amsterdam’ın en eski yerleşim alanlarından birisi. Gotik mimarisi, bakımlı bahçeleri ve sessiz atmosferiyle Begijnhof, ziyaretçilere zamanda yolculuk yapma hissi uyandırıyor. Avluya giriş ücretsiz. Kapıda bir güvenlik bekliyor ve sıra ile içeriye alıyor. Çünkü aynı zamanda avluya açılan tüm binalarda aktif olarak hayat devam ediyor, oturanlar var. O nedenle içeri girerken güvenlik size kuralları anlatıyor. Ana 2 kural var; sessiz olmak ve bekleme yapmamak.

Bir zamanlar dindar bekar kadınlar olan Begijn’lerin yaşadığı bir yer aslında, bugün hem mimari meraklılarının hem de şehirde sakin bir an arayan gezginlerin uğrak noktası olmuş. Avluda bir de küçük bir kilise var, ücretsiz girip ziyaret edebilirsiniz.

11. Vondelpark:

Şehrin en güzel ve büyük parklarından biri olan bu alan, doğayla iç içe olmak isteyenler için mükemmel bir kaçış noktası. Eğer kalabalıktan bunalırsanız, burada kısa bir mola vererek rahatlayabilir ve yeniden enerji toplayabilirsiniz.

12. Zaanse Schans:

Burası gerçekten harika! Yel değirmenleri, adeta bir masal diyarını andırıyor. Ne yapın edin, ama en az yarım gününüzü mutlaka burada geçirin — bu, size verebileceğim en büyük tavsiye. Üstelik Amsterdam merkeze yalnızca 20 dakika mesafede olması büyük bir avantaj.

Biz sabah erkenden kalktık ve Amsterdam Central (tren istasyonu)’ndan Sprinter trenine binerek Zaandam durağında indik. Yolculuk yalnızca 15 dakika sürdü. Tren biletimizi online olarak aldık ve tek yön, tek kişi için bilet fiyatı 3.30 EUR tuttu. Detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Zaandam, yaklaşık 76 bin kişinin yaşadığı şirin bir kasaba. Trenden indiğinizde sadece 5 dakika yürüyerek meşhur ‘Lego Otel’i görebilirsiniz. Aslında adı ‘Inntel Hotel’, fakat renkli tasarımı nedeniyle halk arasında bu isimle anılıyor. Gerçekten farklı bir mimariye sahip, buralara kadar gelmişken mutlaka görün.

Otelin etrafında açık hava alışveriş merkezi de bulunuyor. Alışveriş yapmak ve bir şeyler içmek için keyifli bir alan. Ancak biz erken saatte gittiğimiz için henüz açık değildi. Bu nedenle fazla vakit kaybetmeden bir sonraki durağımıza geçmeye karar verdik. İyi ki de öyle yapmışız, çünkü kalabalık gittikçe artıyordu.

Zaanse Schans;

Zaandam Vinkenstraat’ durağından 69 numaralı otobüse bindik ve yaklaşık yarım saatlik keyifli bir yolculukla Zaanse Schans’a ulaştık. Otobüsün son durağı Zaanse Schans olduğu için, oldukça kolay bir ulaşım sağladık. Burada indikten sonra, yalnızca 5 dakikalık bir yürüyüşle alana ulaşmak mümkün. Ulaşım oldukça basit ve rahat.

İpucu – 4: Hollanda’daki tüm toplu taşıma araçlarında kredi kartınızı kullanarak kolayca seyahat edebilirsiniz. Bilet almakla vakit kaybetmenize gerek yok. Örneğin, ben kredi kartımı Apple Pay’e tanımladım ve sadece telefonumu okutarak otobüse bindim. Bu sistem, özellikle turistler için son derece pratik. Aynı şekilde, Amsterdam içindeki tramvaylara da bu yöntemle binebilirsiniz.

Zaanse Schans’a gelince, burası nasıl bir yer diye sorarsanız, girişin tamamen ücretsiz olduğunu belirtmek gerekir. Zaanse Schans, ünlü yel değirmenleriyle tanınan, küçük ama büyüleyici bir kasaba aslında. Özellikle güneşli havalarda atmosferi gerçekten etkileyici oluyor. Havası ve manzarası o kadar gerçek üstü ki, sanki bir film setinde yürüyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Sonuç olarak, kesinlikle ziyaret etmeniz gereken bir yer!

Dönüş yolculuğumuzu da yine otobüsle gerçekleştirdik. Bu kez geldiğimiz durağa geri döndük ve 801 numaralı otobüse bindik. Yaklaşık 40 dakika sonra Amsterdam merkeze ulaştık. Bana göre, Zaanse Schans’a gitmenin en pratik yolu kesinlikle bu otobüs hattı.

Zaanse Schans – Hollanda

Sonuç olarak; gezdik, gördük, eğlendik… Şimdi ise sıra geldi en lezzetli bölüme: Neler yedik?

Amsterdam’da Ne Yenir? Şehirdeki En İyi Yeme-İçme Deneyimleri

Tamemen kendi deneyimlerimizi paylaşacağım. O kadar çok seçenek var ki, zaten hepsini deneyimlemek mümkün değil. O nedenle biz neler yedik – yemedik onları anlatmaya çalışacağım.

  • İlk 0larak tabiki patates! Bunu yemeden dönmeniz mümkün değil diyebilirim. Sosları gerçekten efsane. Birden fazla patates yapan dükkan var. Biz sadece 2 tane ünlü  olanı denedik. İlk olarak, en meşhur olanı ‘Manneken Pis Damrak‘ dan patates alıp yedik. Gerçekten başarılıydı. Amsterdam’da iki tane şubeleri var. Mutlaka trüf mayonez sosunu denemelisiniz.

          Küçük boy (Schanulleke): yaklaşık 2,50 €

          Orta boy (Urbanus): yaklaşık 3,50 €

          Büyük boy (Obelix): yaklaşık 4,50 €

           Diğer deneyimimiz de ‘Fabel Friet‘ oldu. Ama bunu nedense ilki kadar beğenemedik. Daha bir         yavan tadı varmış gibi geldi. Fiyatları zaten benzer.

Meşhur Hollanda Patatesi
  • İkinci olarak; Van Stapele Koekmakerij‘de mutlaka kurabiye denemelisiniz. Evet önünde gerçekten uzun bir kuyruk oluyor, ama buna değer güvenin bana. Sabah 10’da açılıyor ve kurabiyeler bitene kadar açık kalıyor.

Fiyatlar (2025 )

  • 1 adet kurabiye: €3

  • 2 adet kurabiye: €6

  • 6’lı kutu: €15

 

  • Üçüncü olarak; Van Wonderen Stroopwafels’da Hollanda usulü waffle mutlaka deneyin. Burası Amsterdam’da el yapımı ve çeşitli süslemelerle zenginleştirilmiş stroopwafelleriyle tanınan popüler, küçük ve tatlı dükkan.
  • Son olarak da, Hollanda peynirlerinin tadına mutlaka bakın. Hatta alıp eve de götürün derim. Biz 4-5 tane alıp eve de getirdik. Lezzetleri muazzam. Hollanda peynirlerimizi biz ‘Henri Willig‘ den aldık.
  • Son dedim ama bu son olsun Gülümsüyor; Tony’s Choconely Superstore‘da pek bir meşhur. İşin özünde burası da bir çikolata dükkanı. Biz gidecek zaman bulamadık ama siz denk gelirseniz bir bakın derim.

Amsterdam’dan Ne Alınır?

Amsterdam’da alışveriş hem keyifli hem de ekonomik bir deneyim sunuyor. Şehrin en popüler alışveriş duraklarından biri olan Heri Willig peynir dükkanı, yüzlerce farklı peynir çeşidiyle öne çıkıyor.

Sokaklarda yürürken karşınıza çıkacak butik mağazalar ve tasarım dükkanlar ise alışveriş tutkunları için gerçek bir cennet diyebilirim. Çok farklı ürünler bulabilirsiniz.

Özellikle Smeg marka küçük ev aletleri arıyorsanız, Amsterdam’da Smeg Outlet‘i var. Uygun fiyatlarıyla dikkat çekiyor. Şehir merkezinden sadece 20 dakikalık bir tramvay yolculuğuyla ulaşabileceğiniz bu outlet, uygun fiyatlı alışverişin adresi. Türkiye ile gerçekten çok fiyat farkı var. Bir de havalimanında tax-free alabilirseniz çok daha uyguna geliyor.

Ayrıca, uygun fiyatlı kozmetik ürünler için HealthXbeauty mağazaları Amsterdam sokaklarında sıkça karşınıza çıkacak. Eğer “Amsterdam’da nereden alışveriş yapılır?” sorusunun cevabını arıyorsanız, bu duraklar listenizde mutlaka olmalı. Biz bizzat tüm bu saydıklarımın hepsini bizzat gezdik.

Amsterdam; leziz sokak atıştırmalıkları, göz alıcı mimarisi ve kanallarıyla her gezginin kalbini fetheden bir şehir. Manneken Pis’te çıtır patates kızartması, Van Stapele’de sıcacık kurabiye ya da Van Wonderen’de rengârenk stroopwafeller tatmak, bu şehri unutulmaz kılacak detaylardan sadece birkaçı. Eğer sen de Amsterdam sokaklarını keşfetmeye hazırsan, rotanı oluşturmadan bloğumdaki ipuçlarını not almayı unutma! Lezzet durakları, gizli keşif noktaları ve pratik seyahat tüyoları için doğru yerdesin.

İlham alabileceğiniz diğer yurtdışı gezi yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz.

Kaybolmaya cesaretin varsa bir gün KesinBirYerlerde buluşuruz!  Selam

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir