Madrid Gezi Rehberi

‘An için yaşa…’ Madrid’in sloganıdır.

İspanya‘nın leziz tapasları, flamenko geceler ve futbol coşkusu ile ünlü başkentindeyiz. İspanyol hükümdarının ikamat ettiği kent olmasının yanında ülkenin yönetim ve ticaret merkezidir.

Madrid Nerede?

Madrid, İber Yarımadası‘nın kuzeydoğusunda bulunmaktadır. İspanya haritasının tam ortasında bulunduğunu söyleyebiliriz. Manzanares Nehri‘nin manzarası şehre daha cezbedici bir hal katmaktadır. Diğer Akdeniz kentlerinden biraz daha farklı bir yapıya sahiptir; şehir yüksek bir plato üzerinde kurulmuştur.

Madrid’e Ne Zaman Gidilir? Ne Kadar Kalınır?

Madrid karasal bir iklime sahip olduğu için kışlar sert; yazlar ise bunaltıcı geçmektedir. Bu nedenle seyahat etmek için en iyi dönemler; Mart-Mayıs ya da Eylül-Kasım arasıdır. Benim Madrid’de bulunduğum dönem Aralık başıydı. Sokakta donarak fotoğraf çekilemediğimi düşünürsem seyahat tarihlerinizi iyi ayarlamanızı tavsiye ederim.

Madrid’de tam anlamıyla gezmek için maksimum 3 gün yeterlidir. Tüm şehri 2 güne bölerek rahat rahat gezebilirsiniz. Hatta 3. günü de sadece kendinize ayırıp; kahve içip dolaşarak şehrin tadını çıkarabilirsiniz.

Madrid Havalimanından Kent Merkezine Ulaşım

Madrid Havalimanı (Adolfo Suárez Madrid) kent merkezinden 12 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Havalimanında toplam 4 terminal bulunmaktadır. 1, 2 ve 3 numaralı terminaller birbirine yakın ancak 4 numaralı terminal biraz uzak konumdadır. Terminaller arası ücretsiz servislerden yararlanabilirsiniz.

Gelelim asıl soruya; havalimanında indik kent merkezine en uygun şekilde nasıl gideriz? En ucuz ve rahat toplu taşıma metrodur. Gitmeden önce internetten güncel metro ağı haritasını indirebilirsiniz, ben tüm Madrid gezimi bu haritaya bakarak planladım. Harita biraz karışık gibi görünse de aslında basit bir şekilde hatları takip ederek merkeze ulaşabilirsiniz. 8 numaralı hattan Mar de Cristal durağında inip 4 numaralı kahverengi hata geçip Alonso Martinez durağında inebilirsiniz. Bir diğer yol ise 8 numaralı hattan Nuevos Ministerios durağında inerek 10 numaralı lacivert hatta aktarma yapmaktır.

Alonso Martinez’in yanı sıra Sol ya da Gran Via durakları da şehir merkezindeki duraklardandır. Aslında tamamen bir oyun gibi düşünebilirsiniz. Yön bulma oyunu gibi 😊 Haritada durakları bulun ve hangi renkteki hat o durağı kesiyorsa ona binin. Merkez için seçmeniz gereken duraklar; Alonso Martinez, Sol, Gran Via… Bir bilet ile tüm aktarmaları yaparak tek yönde gidebiliyorsunuz; her aktarma için yeni bir bilete ihtiyacınız olmuyor. Güncel metro haritasına buradan ulaşabilirsiniz.

Madrid’de Konaklama

Madrid’de konaklama seçenekleri oldukça fazla. İster hostelde, ister lüks otellerde, isterseniz kiralık oda ya da evlerde konaklayabilirsiniz. Kısacası her bütçeye uygun seçenek mevcut. Burada konaklayacağınız yeri seçerken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta şehir merkezine olan uzaklık.

Ben genelde seyahetlerimde uygun konaklama imkanlarını değerlendirmeye çalışıyorum. Günümün büyük bir kısmı dışarıda geçeceği için sadece uyumak için gideceğim bir odaya tonlarca para vermektense daha çok şehir gezmeyi tercih edenlerdenim. 😊 O nedenle Madrid’de de seçimimi şehir merkezine sadece yürüyerek 5-10 dakikalık konumlarda bulunan hostellerden yana kullandım. İlk kaldığım yer; Hostel Room Pride oldu. Tek kişilik oda oldukça konforlu ve yeterliydi. Kapıdan çıktığınızda hemen bir Türk restorantı bile vardı. Lahmacunlar, kebaplar, pideler ne arasanız… Diğer günlerde ise Bastardo Hostel‘de 6 kişilik odada konakladım. Avrupa’ya geldiyseniz mutlaka ama mutlaka hostel deneyimini tatmalısınız. Bizim kültürümüze oldukça ters gelebilir ancak düşünsenize yabancı bir ülkede tanımadığınız 6 kişi ile aynı odada kalıyorsunuz. Daha ne kadar güzel ve farklı bir anı olabilir ki ileride anlatacağınız! 😊 Ayrıca oda seçenekleri çok; ister kadın-erkek ayrı odalarda kalın, ister 4 kişilik ya da 8 kişilik odalarda kalın, isterseniz daha fazla para veririm ama tek kişilik odada kalırım diyin, seçenek oldukça fazlaydı. Ben her iki hostelden de oldukça memnun ayrıldım. Temizlik, hizmet yada merkeze ulaşım konusunda beklentilerimi karşıladılar.

Madrid’de Görülmesi Gereken Yerler

  • Puerta Del Sol (Sol Meydan); Puerta Del Sol İspanyolca’da ‘Güneş Kapısı anlamına gelmektedir. Meydan şekil itibari ile yarım ay ya da doğmakta olan güneşi andırmaktadır. Tarih boyunca da bu meydan Madrid’in merkezi konumunu üstlenmiştir. Bu nedenle ben de gezime buradan başlamaya karar verdim. Özellikle yıl sonuna denk geldiğim için meydan çok göz alıcıydı. Işıklarla donatılmış büyük çam ağaçları, süsler, fotoğraf çektirmek için dolaşan Noel babalar… Meydanın tam ortasında şehrin simgesi haline gelmiş olan Estatua del oso y el madrono yani “Ayı ve Kocayemiş Ağacı Heykeli” yer alıyor. Neden ayı heykeli? dediğinizi duyar gibiyim. Bir zamanlar Madrid ve çevresinde çokça ayı bulunurmuş; bu nedenle heykel bundan esinlenerek yapılmış. Bu heykelin hemen karşısında ise at sırtında İspanya Kralı III. Carlos’un da heykeli yer almaktadır. Meydanda durup etrafınıza baktığınızda ortasında saat kulesi olan kırmızı-beyaz bina dikkatinizi çekecektir. Bu bina Kraliyet Postanesi’dir (Real Casa de Correos). Binanın ön tarafında bulunan saat ise özellikle yılbaşında daha çok ön plana çıkıyormuş. Çünkü İspanyollar her sene 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece saat tam 00.00’ı gösterdiğinde bu saatin önünde toplanıp 12 üzüm yiyerek yeni yılı karşılıyorlarmış. 12 saniye içinde yenilebilen 12 üzüm; önlerinde mutlu geçeceğine inandıkları 12 ayı simgeliyormuş. İlginç bir gelenek, ben ilk duyduğumda oldukça şaşırmıştım. Ancak 31 Aralık tarihine denk gelemediğim için bu geleneğe maalesef şahit olamadım. Ne diyelim bir daha ki sefere artık. 😊 Ayrıca dikkat edilmesi gereken bir diğer kısım ise binanın önünde bulunan ‘Kilometre 0′ noktasıdır. Burası ulusal karayolunun başlangıcı kabul edilmektedir ve İspanya’da tüm uzaklıklar bu noktadan hesaplanmaktadır.  Ben de anlamlı olması adına gezime tam 0 noktasından başladım. 😊
Sol Meydanı

 

  • Plaza Mayor; Sol Meydanı’ndan Calle Mayor yönüne doğru dümdüz 5 dakika yürüdüğünüzde Plaza Mayor’a geliyorsunuz. 16. yüzyılda yapılan bu meydanı çevreleyen bina 3 katlı, 9 kapılı ve tam 237 balkonlu. Zamanında ölüm cezasına çarptırılan suçluların idam edildiği, taç giyme törenleri ve boğa güreşi gösterilerinin yapıldığı meydanmış. Meydanın ortasında ise Plaza Mayor’u yaptıran Kral III. Philip’in heykeli yer alıyor. Burası oldukça değişik bir atmosfere sahip. Mutlaka görülmesi gereken noktalar arasında diyebilirim. Meydanın çevresinde çok sayıda kafe ve restaurantlar var. Ancak fiyatlar burada normale göre biraz yüksek. Ne de olsa Madrid’in en merkezi yerindesiniz. Plaza Mayor’u da gezip dolaştıktan sonra yine Calle Mayor caddesi üzerinden dümdüz yoluma devam ediyorum.
Plaza Mayor
  • Mercado De San Miguel; Soğuk havanın yarattığı açlık hissinden kaynaklı Plaza Mayor’dan sonraki durağım burası oldu. San Miguel bir çeşit pazar ama onlarca çeşidin bir araya geldiği bir yemek pazarı. İçerisi benim gibi soğuktan üşümüş onlarca kişi ile tıklım tıklım. Tatlılar, tapaslar, biralar ve çeşit çeşit yemekler… Burayı, küçük yemek satan büfelerin kapalı bir mekanda bir araya getirilmiş hali gibi düşünebilirsiniz. İstediğiniz yemek ve içeceği alıp bir köşeye geçip yiyorsunuz. Çok şanslı iseniz boş bir tabure yakalayabilirsiniz. Ancak genel olarak herkes ayakta bir köşeye çekilip yemeklerini yiyor. Fiyatlar da gayet uygun.

 

  • Almudena Katedrali; küçük yemek molasının ardından yine Calle Mayor caddesi üzerinden 5 dakika ilerleyip Almudena Katedrali’ne ulaştım. Aslında Madrid’de sadece Calle Mayor caddesi üzerinden yürüseniz görülmesi gereken yerlerin 2/3’ünü görmüş oluyorsunuz. Madrid gerçekten gezilmesi çok kolay bir şehir diyebilirim. Gotik bir mimariye sahip olan Almudena Katedrali hemen Kraliyet Sarayı’nın yanında bulunmaktadır. Katedral adını yerine yapıldığı El Mudaya (Arapça’da kale anlamına gelmektedir) adlı camiden almıştır. Bu katedralin yapımı 100 yıldan fazla sürmüştür. Katedral’e giriş ücretsizdir. Her gün 09.00-20.00 saatleri arası ziyaret edebilirsiniz. İçerisi oldukça ihtişamlı, görülmesi gerekir. Fotoğraf çekmek de yasak değil, kimseyi rahatsız etmediğiniz sürece istediğiniz kadar fotoğraf çekebiliyorsunuz.

  • Royal Palace (Karaliyet Sarayı); Kraliyet Sarayı’nın yapımına 1735 yılında başlanmış ve inşaat 29 yılda tamamlanmıştır. Saray içerisinde 2 binin üzerinde oda bulunmaktadır. Kraliyet ailesi günümüzde yaşamak için Madrid dışındaki Zarzuela Sarayı’nı tercih ediyormuş. Bu nedenle burası genellikle devlet törenlerinde kullanılıyormuş. İçeride Kraliyet cephaneliği, kütüphane, taç odası gibi birçok ziyarete açık nokta bulunmakta. Giriş ücretli; öğrenci 5 Euro, tam bilet ise 10 Euro. Ancak AB vatandaşı iseniz; akşamüstü saat 16.00 -18.00 arası ücretsiz giriş hakkı var. Sarayı dolaştıktan sonra arka tarafta yer alan Sabatini Bahçeleri’ni de görmeden gitmemek gerekir.

 

  • Templo do Debod (Debod Tapınağı); bu yapı ilk olarak MÖ 2. yy’da Meroe Kralı Adljalamani’nin emri ile Tanrı Amun’a adanmak üzere küçük bir şapel olarak inşa edilmiş. Daha sonra tahta geçen hükümdarlar tarafından genişletilmiş ve Tanrıça Isis’e adanmış. En sonunda ise bir tapınağa dönüştürülmüş. 1960’lı yıllarda Aswan Barajı nedeniyle yıkılma tehlikesi atlatmış. Mısır Hükümeti ise İspanyol Hükümeti’ne yardımlarından dolayı bu yapıyı hediye etmiş. Ardından tapınak Madrid’e taşınarak yeniden inşa edilmiş. İçerisinde yaşam ve bereketi sembol eden kabartmalar bulunmaktadır. Tapınak, Oeste Parkı içerisinde bulunmaktadır. Güzel bir havada burada yürüyüş yapmak da oldukça keyifli olan aktiviteler arasında sayılabilir. Tapınağa giriş ücretsizdir. Ancak sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz. Görevliler güvenlik nedeni ile maksimum 20’şer kişilik gruplar halinde içeriye alıyor.

  • Prado Müzesi; Avrupa’da bulunan en önemli ve en büyük sanat galerilerinden biri olan müze 2019 yılında 200. yılını doldurmuştur. Madrid için en eski yapılardan diyebiliriz. İçeride 10 binden fazla eser bulunmaktadır. Madrid Card’ı olanlara ve öğrencilere giriş ücretsizdir. Yetişkinler için ise 14 Euro giriş ücreti alınıyor. Müzeyi 10.00-20.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Metro ile gitmek isterseniz en yakın duraklar Banco de España ve Atocha istasyonlarıdır.

 

  • Parque Del Retiro (El Retiro Park); güzel ve güneşli bir günde kesinlikle gidilmesi gereken kocaman bir şehir parkı. Çocuklarını gezdirenler, spor yapanlar, piknik yapanlar, kitap okuyanlar, yürüyüş yapanlar… Kısacası kimi arasanız burada aslında. 😊 Parkın içerisinde El Estanque Gölü’nde küçük sandallara binerek eğlenceli vakit geçirebilirsiniz. Ayrıca park içerisinde şeffaf saray Palacio de Cristal’i göreceksiniz, dışı cam ile kaplı bir saray. Eski tarihlerde burası Filipinler’den getirilen egzotik bitkileri barındırmak için kullanılıyormuş. Şimdilerde ise genellikle sergiler için kullanılıyor. Ücretsiz olarak içeriye girip gezebilirsiniz, zaten sadece tek bir kattan oluşuyor. Parkta hayatta kalan diğer bina ise 19. ve 20. yüzyıl tablolarının yer aldığı bir müze olan Casón del Buen Retiro. Parkı kışın akşam 22.00, yazın 24.00’e kadar ziyaret edebilirsiniz. Park içerisinde 15.000 den fazla ağacın bulunmasının yanında insanlara alışmış sincapları da görmek mümkün. Nasıl giderim diyenler için de; şehir merkezine yürüyerek sadece yarım saat uzaklıkta. Metro ile gitmek isteyenler için ise; L2-Retiro, L1-Atocha veya L9–Ibiza duraklarını tercih edebilirsiniz.
Parque Del Retiro (El Retiro Park)
  • Santiago Barnabeu (Real Madrid‘in Stadı); futbol meraklıları için Madrid demek Santiago Barnabeu demek. 😊 Dünyanın en büyük ve en ünlü sahalarından birisidir. Stad kapılarını ilk kez 1947 yılında ziyaretçilere açmış. L10 metro hattından Santiago Bernabeu durağında inerek kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Yürümek isterseniz de merkezden yaklaşık 35 dakika sürüyor.

 

  • El Rastro; biraz da alışveriş yapalım diyenler için eğlenceli bir seçenek de; Pazar günleri ve resmi tatillerde kurulan El Rastro pazarıdır. 1000’in üzerinde satıcı el işi ürünler satıyor. Plaza Mayor’dan Calle de Toledo yönünde ilerlerseniz yaklaşık 10 dakikada bu pazara ulaşabilirsiniz.

 

Madrid’de Ne yenilir Ne İçilir?

  • Tortilla de Patata; bir çeşit İspanyol patetes omleti. Güzel bir sabah kahvaltısı için iyi bir seçenek. En iyi Tortilla de Patata Sylkar’da yenir, küçücük şirin bir dükkan. Ancak hem tükenmeden hem de sıcak sıcak yiyebilmek için sabah erken saatlerde gitmek gerekiyor. Rios Rosas Metro istasyonuna yürüme mesafesinde. Buraya kadar gelmişken Torrija adında dışı çıtır, içi akışkan İspanyol paskalya tatlısını da deneyebilirsiniz. 2 adet Tortilla de Patata ve 2 çay için 8.5 Euro ödedik. Bir kahvaltı için makul bir fiyat.
Tortilla de Patata
  • En güzel Napolitana! Sol Meydanı’nda Koca yemiş ağacının meyvesine uzanan ayı heykelini arkanıza alıp sağ tarafa doğru yürüdüğünüzde iki uzun sokak göreceksiniz, bu iki uzun sokağın kesişiminde yer alan pastahaneye mutlaka uğrayıp Napolitana denemelisiniz. Önündeki kalabalıktan zaten hemen anlayacaksınız. 😊
  • Sangria ve Tapaslar; Madrid diyince akla gelenler. Yemeden, içmeden dönmeyin diyeceğim 2 şey. Sangria bir çeşit İspanyol sarabı; ancak gerçekten mükemmel bir tadı var ve bir şaraptan beklenmeyecek derecede hafif. Şarabın boğazı yakan o tadı asla ama asla yok. O kadar çok seviliyor ve tüketiliyor ki kadeh ile değil sürahi ile geliyor masaya. 😊 Biz Plaza Mayor‘un Calle de Toledo çıkışında, hemen sağda yer alan Taberna Corrientes’de yediğimiz tapaslardan Sangria’dan çok memnun kaldık. 12’li tapas tabağı ve 1 litre Sangria’dan oluşan menüleri 25 Euro (2 kişi için oldukça doyurucu).
Sangria & Tapas Menümüz
  • Del Jamon; Madrid’de birçok yerde göreceğiniz, tavana asılı etlerle dolu dükkanlar. Aslında kelime olarak jambonun İspanyolcası ama İspanya’nın tipik yemeklerinden biri aynı zamanda. Domuz yiyorsanız bu dükkanlardan birine girip deneyebilirsiniz. İçeride yüzlerce çeşit et var. Ekmek arası veya sade nasıl isterseniz sipariş verebiliyorsunuz. Fiyatları da seçiminize bağlı olarak 1 ile 20 Euro arasında değişiyor.

Madrid’e Dair Notlar

  • Klasik Avrupa şehirlerinde akşam 18.00’den sonra sokaklarda kimseyi bulamazsınız. Ama Madrid için bu durum geçerli değildir. Günün her saati sokaklar renkli ve dolu.
  • Madrid’de çok başarılı bir metro ağı var. Kentin her köşesine metro ile ulaşabilirsiniz. Bu nedenle şehir içi ulaşım da sadece metro kullansanız yeterli. Hatta metro durakları birbirine o kadar yakın ki yürüsem de olurmuş diyebilirsiniz çoğu zaman.
  • Taksiye binme durumunuz olursa her şehirde olduğu gibi burada da dikkat etmek gerekiyor. Gideceğiniz yerin ortalama ne kadar tutacağını sorarak binmeye çalışın.
  • Metrolar çok kalabalık olabiliyor itiş itiş binmek zorunda kalabilirsiniz, böyle durumlarda telefon ve cüzdana çok dikkat ekmek gerekiyor.
  • Madrid’e kışın gideceksiniz kesinlikle kalın kıyafetler götürmek gerek. Kuru ayaz denen hava sizi bekliyor olacak. 😊
  • Sokakta adres soracağınız insanlardan İngilizce cevap vermesini beklemeyin. Çoğu insan İngilizce bilmiyor. Ancak işin ilginç yanı İngilizce bilmeseler de ısrarla İspanyolca sizinle konuşmaya ve bir şeyler anlatmaya devam ediyorlar. 😊 Gerçekten çok komik bir görüntü oluyor sadece kafa sallayıp gülümsüyorsunuz. Adres ya da mekan soracaksanız genç insanları seçmeye çalışın. İngilizce bilme ihtimalleri daha yüksek.
  • Tapas barlarında yiyip içtikten sonra çöpleri ve peçeteleri yere atmak bir İspanyol geleneği. En çok çöple dolu mekan da en iyisi, en çok satış yapanı anlamına geliyormuş. Yerleri peçete ile dolu mekan iyi mekandır; hemen içeri girin derim. 😊
  • Madrid’i ucuza gezmenin çok yolu var aslında. Daha öncede belirttiğim gibi toplu taşıma kullanmak yerine bol bol yürüyün ve hostellerde konaklamaya çalışın.
  • Müze gezecekseniz; ücretsiz müze günlerini takip edin. Nasıl öğreneceğim bu günleri derseniz; şehir merkezindeki turist bilgilendirme noktalarından ücretsiz şehir haritası alın. Haritaların köşelerinde müzelerle ilgili önemli detaylar bulunuyor.
  • Müzelerin ücretsiz günlerini denk getiremediyseniz ve gezmek istiyorsanız Madrid kart satın alabilirsiniz. Madrid Kart ile 40 müzeyi ücretsiz gezebilir, ücretsiz toplu taşıma ve Hop-on Hop-off otobüsü ile ücretsiz şehir turu yapabilirsiniz.
  • Madrid ile ilgili müze, ulaşım ve diğer konularla ilgili detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.
  • İspanya’ya gitmeden bazı İspanyolca kelimeleri bilmek hoş olabilir;

Merhaba – Hola

Günaydın – Buenos Días

İyi Akşamlar – Buenas Tardes

İyi Geceler – Buenas Noches

Teşekkürler – Gracias

Bu Ne Kadar – Cuánto Cuesta

Affedersiniz – Perdon

Hoşçakal – Adios

error

Beni instagramdan da takip edebilirsiniz :)